C
Cana can katmak: Yaşam sevincini,mutluluğunu arttırmak.
Cana minnet bilmek: Varolanları ve bulunduğu durumu çok istediği,beklediği şeylerden saymak,bunlara şükretmek.
Cana yakın: Kendini sevdiren,sevimli,sokulgan.
Can evinden vurmak: Öldürecek biçimde vurmak,insanın en duyarlı olduğu yana saldırmak.
Canı çekmek: Elinde olmadan bir şeye istek duymak.
Canı gitmek: Beğendiği,çok sevdiği bir şeye zarar gelecek diye kaygılanmak,çok üzülmek.
Canına okumak: 1)İyi bir şeyi kötü duruma getirmek.2)Bir kimseyi büyük bir yıkıma uğratmak.
Canına tak etmek: Bıkmak,usanmak,dayanamamak.
Canından bezmek: Sıkıntı ve eziyet yüzünden yaşamdan soğumak,hayattan usab-nmak,bıkmak.
Canını dişine takmak: Büyük dertleri,tehlikeleri göze almak.Bir işi başarmak için var gücüyle,büyük gayretle çalışmak.
Canını sokakta bulmamak: Sağlığının değerini bilerek olur olmaz şeyler için vücudunu yıpratmamak.
Canını yakmak: Birine acı verecek davranışta bulunmak.Birine zarar vermek.
Canı yanmak: Vücudun herhangi bir yeri kendine acı vermek,çok üzülmek,zarar etmek,kaybı olmak.
Can kulağıyla dinlemek: Özenle birşeyler öğrenmek amacı ve isteği ile dinlemek.
Canla başla: Olanca gücü ile,her türlü özveriye katlanarak.
Can pazarı: Herkesin canını kurtarma derdine düştüğü ölüm-kalım yeri.