E
Eceline susamak: Ölümüne ya da öldürülmesine neden olabilecek davranışlarını ısrarla sürdürmek.
Ecel teri dökmek: Tehlikenin verdiği korku ile büyük bir bunalım geçirmek.
Eciş bücüş: Her yanı eğri büğrü,biçimsiz durumda.
Ekmeğine yağ sürmek: Bilmeden birinin yararına iş yapmak.
Ekmeğini taştan çıkarmak: Geçimini sağlamak için,en güç işlerde bile çalışıp,para kazanmak.
Ekmek kapısı: Ekmek parası kazanılan,geçim sağlanan yer,iş.
El altından(gizli gizli): Kimseye duyurmadan,haber vermeden gizli olarak.
El atmak: Birisinin işine karışmak,el koymak.
El ayak çekilmek: Ortada kimsenin kalmaması,özellikle gece herkesin evine çekilmesi.
El bebek gül bebek: Çok nazlı büyütülen ve özen gösterilen.
El çekmek: Sürdürmekte olduğu bir işten vazgeçmek,bırakmak.
Elden ayaktan düşmek: Hastalık,ileri yaşlılık nedeniyle yürüyemez,iş yapamaz durumda olmak.
Elden çıkarmak: Satmak.
Elden düşme: Kullanılmış.
Elden ele dolaşmak: Değer verildiği için bir çok kimse tarafından kullanılmak.
Elden geçirmek: Düzeltmek,onarmak.
Ele almak: Eleştirilerde bulunmak,bir konuyu çözüme kavuşturacak şekilde konuşup,tartışmak.
El ele vermek: Yardımlaşmak.
Eli açık: Cömert,esirgemeyen.
Eli ağır: İşini ağırdan alan,yavaş hareket eden.
Eli altında olmak: İstediği anda yararlanabileceği yerde olmak.