I-İ
Icığını cıcığını çıkartmak: Her yerini elden geçirip didik didik etmek.En küçük ayrıntılarını bile ele alıp değerlendirmeye, eleştirmeye çalışmak.
Iskartaya çıkarmak: Yararsız olduğu anlaşıldığı için bir kenara bırakmak.
Işık tutmak: Herhangi bir konuyu ya da sorunu aydınlatıcı düşünceler ileri sürmek.
İcabına bakmak: Gereğini yerine getirmek. Yok etmek, ortadan kaldırmak.
İç etmek: Başkasının malına sahip çıkıp ortadan kaldırmak, herkesten gizlemek.
İçi açılmak: Sıkıntısı geçmek, içi rahatlamak.
İçi almamak: Midesi bulanacakmış hissi içinde kalmak. Bir işi, sakıncaları olduğundan ya da hoşuna gitmediğinden yapmakta isteksiz davranmak.
İçi çekmek: Canı çok istemek.
İçi daralmak (içi sıkılmak),(Sıkıntı basmak): Sıkıntıya kapılmak, bunalıma düşmek.
İçi dışı bir: Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan, her şeyi ortada, gizlisi saklısı olmayan.
İçi dışına çıkmak: Sürekli kusarak rahatsız olmak.Taşıtın taşlı ve inişli çıkışlı yoldan geçtiği sırada vücudu çok sarsılmak.
İçi geçmek: Çok uykusu geldiği için kendisinden geçip dalıvermek. Zayıf ve yaşlı insan, gücü çok azalmak.
İçi gitmek: Bir şeye kavuşmayı çok istemek.
İçi götürmemek: Acılı olaylara dayanamamak. Vicdanı kabul etmemek. Birini başarılarından, ya da iyilik ve güzelliğinden ötürü çekememek, kıskançlık duymak.
İçi içine sığmamak: Aşırı sevincin heyecanını yaşamak.