maviş forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

maviş forum

maviyi seven forum maviş foruma hoşgeldiniz.
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yahya Kemal Beyatlı

Aşağa gitmek 
2 posters
Sayfaya git : 1, 2, 3, 4  Sonraki
YazarMesaj
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:32 pm

Yahya Kemal Beyatlı

(1884 - 1958)

Hayatı:

2 Aralık 1884 yılında Üsküp'te doğdu. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. İlk öğrenimini İstanbul’da Vefa Lisesi’nde tamamladı. Paris’e giderek (1903) bir yıl bir kolejde Fransızca’sını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris’ten döndükten (1912) sonra, İstanbul’da üniversitede çeşitli dersler okuttu (1915-1923),

Urfa milletvekili oldu (1923); Varşova (1926), Madrid (1929) Ortaelçiliklerine atandı, Tekirdağ (1935-1942) ve İstanbul (1943-1946) milletvekilliklerinde bulundu.

Büyükelçi olarak Pakistan’a gitti (1948), bir yıl sonra emekliye ayrılarak yurda döndü (1949). Rumelihisarı mezarlığında gömülü. Spor ve Sergi Sarayı civarındaki parka bir anıtı dikildi (1968) Kişiliğini Paris’te okurken ünlü tarihçi Albert Sorel’in derslerinden aldığı tarih zevkiyle, Fransız şairlerinin (Jean Moreas, Baudelaire, Verlaine, vb.) ölçü ve biçim güzelliklerinde buldu.

Paris'te gidişi,sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Paris öncesi Hamid ve Servet-i fünun şiiri etkisinden kendisini böylelikle kurtardı, klasik divan şiirimizi Batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla ele aldı. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua’da "bulunmuş sayfalar" başlığıyla yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı (1918). Bu neoklasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür.

Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir. Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en yüce eserlerini İstanbul’da yarattığı için, Yahya Kemal’deki İstanbul, Boğaziçi ve Türk musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanı sıra, tarih değerleri de girer. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan da alır. İç ahengi her şeyden üstün tutuşu, şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi; "Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu Yahya Kemal, şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplarda toplamamış, eserleri dergilerde, dağınık kalmıştı.

Şiir Kitapları:

Kendi Gök Kubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgâriyle (1962), Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:32 pm

Sessiz Gemi

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli,
Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli,

Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicrânlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nâfile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:32 pm

Siste Söyleyiş

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler...
Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden
Firûze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;
Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.

Bir devri lânetiyle boğan şairin Sis'i.
Vicdan ve rûh elemlerinin en zehirlisi.

Hulyâma bir ezâ gibi aksetti bir daha;
-Örtün! Müebbeden uyu! Ey şehr! -O bedduâ...

Hâyır bu hâl uzun süremez, sen yakındasın;
Hâlâ dağılmayan bu sisin arkasındasın.

Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl
Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl.

Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,
Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın...

Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:33 pm

Siste Söyleyiş

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler...
Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden
Firûze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;
Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.

Bir devri lânetiyle boğan şairin Sis'i.
Vicdan ve rûh elemlerinin en zehirlisi.

Hulyâma bir ezâ gibi aksetti bir daha;
-Örtün! Müebbeden uyu! Ey şehr! -O bedduâ...

Hâyır bu hâl uzun süremez, sen yakındasın;
Hâlâ dağılmayan bu sisin arkasındasın.

Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl
Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl.

Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,
Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın...

Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:33 pm

AKŞAM MÛSIKÎSÎ

Kandilli'de eski bahçelerde,
Akşam kapanınca perde perde,
Bir hatıra zevki var kederde.

Artık ne gelen, ne beklenen var;
Tenhâ yolun ortasında rüzgâr
Teşrin yapraklarıyla oynar.

Gittikçe derinleşir saatler,
Rikkatle, yavaş yavaş ve yer yer
Sessizlik daîmâ ilerler.

Ürperme verir hayâle sık sık,
Her bir kapıdan giren karanlık,
Çok belli ayak sesinden artık.

Gözlerden uzaklaşınca dünyâ
Bin bir geceden birinde gûyâ
Başlar rü'yâ içinde rü'yâ.

Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:34 pm

BAHÇELERDEN UZAK

-Ahmed Hamdi Tanpınar’a –

İstemem artık ışık, râyiha, renk âlemini,
Koklamam yosma karanfille, güzel yâsemini.

Beni bir lâhza müsâit bulamaz idlâle,
Ne beyaz bâkire zambak, ne ateşten lâle.

Beklemem fecrini leylâklar açan nîsânın,
Özlemem vaktini dağ dağ kızaran erguvanın.

Her sabah başka bahâr olsa da ben uslandım,
Uğramam bahçelerin semtine gülden yandım.


Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:34 pm

AŞK HİKAYESİ

Âh o akşam o tirenden gülüşün!
O gülüş kalbime aksettiği an
Duymadım ilk ateşin düştüğünü;
Şavka benzer bir ışık zannettim.
Macera başlamak üzereymiş o gün.
Sürecekmiş bu ateş yıllarca.
Bir taraftan Yakacık, mor dağlar...
Bir taraftan da deniz, şûh adalar...
O gün ömrümde, kader,
Geçecek aşkı resimleştirmiş
Bu güzel çerçevede.

Yine dün geçtim o yoldan;
Aynı raylarda tirenler geçiyor...
Karşı dağlar, hep o dağlar...
Kıyı hep aynı kıyı
Ve deniz aynı deniz;
O gülüşten bir eser yok yalnız;
O güzel çerçeve bomboş!
Belki kalbim daha boş!

Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:34 pm

BİR DOSTA MISRÂLAR

Kâmildir o insan ki yaşar hâtıralarla;
Bir başka kerem beklemez artık gelecekten;
Her an doludur gözleri cânan ve baharla,
Kâm aldı bilir kendini, ömründe, felekten.

Bir kerre sevip vuslata erdiyse cihanda,
Ömrün iyi rü’yâsına dalsın, uyusun rûh.
Bin zevk aramak kaydına düşmekle zamanda,
Her gün yorulup, nafile bin yıl yaşamış Nûh.

Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:34 pm

ZİYÂRET



Yine birlikte, bu mevsimde, Atik – Valde’deyiz;

Yine birlikte, bu mevsimde, gezip sezmedeyiz

Bu çınarlarla siyah servilerin gölgesini;

Bu şadırvanda suyun sanki ledünnî sesini.

Eski mîmâra nasıl rahmet okunmaz burada?

Suyu cennetten akıtmış bu güzel manzarada;

Bu dıyarlarda, saatlerce temâşâya değer,

Çini’den, solmıyacak bahçeler açmış yer yer;

Mânevî râhata bir çerçeve yapmış ki gören,

Başka bir âlemi görmekle, geçer kendinden.



Bu ziyârette vakit geçti, güneş battı, yazık!

Haz ve duyguyla Atik – Valde’de bir gün yaşadık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:35 pm

YOL DÜŞÜNCESİ

Bu def’a farkına vardım ki ihtiyarlamışım.

Hayâtı bir camın ardında gösteren tılsım

Bozulmuş, anlıyorum, çıktığım seyâhatte.

Cihan ve ben değiliz artık eski hâlette.

Mısır ve Sûriye, pek genç iken, hayâlimdi;

O ülkelerde gezerken kayıdsızım şimdi.

Bu gözlerim, medeniyetlerin bıraktığını,

Beş on yıl önce, görür müydü, böyle taş yığını?

Bugünse yeryüzü hep madde, her ufuk maddî.

Demek ki alemin artık göründü serhaddi.



Ne Akdeniz’'de şafaklar, ne çölde akşamlar,

Ne görmek istediğim Nil, ne köhne Ehrâmlar,

Ne Bâlebek’te lâtin devrinin harâbeleri.

Ne Biblos’un Adonis’den kalan sihirli yeri,

Ne portakalları sarkan bu ihtişamlı diyâr,

Ne gül, ne lâle, ne zambak, ne muz, ne hurma ve nar,



Ne Şam semâsını yâlel’le dolduran şarkı,

Ne Zahle’nin üzümünden çekilmiş eski rakı,

Felekten özlediğim zevki verdiler, heyhât!

Bu hâli, yaşta değil, başta farzeden bir zât

Diyordu: "İnsana çarmıhta haz verir îman!"

Dedim ki: "Hazreti İsâ da genç imiş o zaman."



Eğer mezarda, şafak sökmiyen o zindanda,

Cesed çürür ve tahayyül kalırsa insanda,

- Cihan vatandan ibârettir, îtikadımca -

Budur ölümde benim çerçevem, murâdımca;

Vatan şehirleri karşımda, her saat, bir bir;

Fetihler ufku Tekirdağ ve sevdiğim İzmir;

Şerefli kubbeler iklimi, Marmara’yla Boğaz;

Üzerlerinde bulutsuz ve bitmiyen bir yaz;

Bütün eserlerimiz, halkımız ve askerimiz;

Birer birer görünen anlı şanlı cedlerimiz;

İçimde dalgalı Tekbir’i en güzel dînin;

Zaman zaman da "Nevâ-Kâr’ı" doğsun, Itrî’nin.

Ölüm yabancı bir âlemde bir geceyse bile,

Tahayyülümde vatan kalsın eski hâliyle
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:35 pm

VUSLAT



Bir uykuyu cânanla berâber uyuyanlar,

Ömrün bütün ikbâlini vuslatta duyanlar,

Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamânı,

Görmezler ufuklarda, şafak soktuğu ânı...

Gördükleri rü'yâ ezelî bahçedir aşka;

Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka.

Bülbülden o eğlencede feryâd işitilmez;

Gül solmayı; mehtâb, azalıp gitmeyi bilmez...

Gök kubbesi her lâhza, bütün gözlere mâvi...

Zenginler o cennette fakirlerle müsâvi;

Sevdâları hulyâlı havuzlarda serinler,

Sonsuz gibi, bir fıskıye âhengini dinler.







Bir rûh, o derin bahçede bir def'a yaşarsa

Boynunda onun kolları, koynunda o varsa,

Dalmışsa, onun saçlarının râyihasıyle,

Sevmekteki efsûnu duyar her nefesiyle;

Yıldızları boydan boya doğmuş gibi, varlık,

Bir mû'cize hâlinde o gözlerdendir artık.

Kanmaz, en uzun bûseye, öptükçe susuzdur,

Zirâ, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan,

Bir sır gibidir azcok ilâh olduğumuzdan.







Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.

Bir gün nereden hangi tesâdüfle gelirler?

Aşk, onları sevkettigi günlerde, kaderden

Rüzgâr gibi bir şevk alır, oldukları yerden.

Geldikleri yol, Ömrün ışıktan yoludur o!

Âlemde bir akşam ne semâvi koşudur o!

Dört atlı o gerdûne, gelirken dolu dizgin,

Sevmiş iki rûh ufku görürler daha engin,

Simâları her lahza parıldar bu zafirle;

Gök her tarafından, donanır meş'alelerle!







Bir uykuyu cânanla berâber uyuyanlar,

Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar

Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda,

- Zâlim saat ihmâl edilen vakti çalar da-

Bir ân uyanırlarsa lezîz uykularından,

Baştan başa, her yer kesilir kapkara, zindan...

Bir fâciadır böyle bir âlemde uyanmak...

Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak...

Ey talih! Ölümden ne beterdir bu karanlık!

Ey Aşk! O gönüller sana mâl oldular artık!

Ey vuslat! O âşıkları efsûnuna râm et!

Ey tatlı ve ulvî gece! Yıllarca devâm et!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:35 pm

VİRANBAĞ



Adalardan yaza ettik de vedâ

Sızlıyor bağrımız üstündeki dağ,

Seni hâtırlıyoruz Vîranbağ!



Yine bir sofrada şen şakraktık,

Gün denizlerde sönerken baktık

Ve çobanlar gibi dallar yaktık.



Biz şen, onlarsa muammâlıydı,

Birinin sözleri îmâlıydı,

Birinin gözleri hummâlıydı.



Acı duymuş diye aşkın tadını,

Hepimiz sevdik o solgun kadını,

Ve o gün râhibe koyduk adını.



Uyuduk kırda, gezindik dağda,

O yazın, âh o engin çağda,

Geçti en son gün Vîranbağ’da.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:36 pm

ÜSKÜDARIN DOST IŞIKLARI



Ötmekte fecre karşı horozlar birer birer

Geçtikçe her dakika belirmektedir seher.



Bilmem kaçıncı fecri vatan toprağında, biz,

Görmekle şimdi bir yaşatan vecd içindeyiz.



Etrâfı okşuyor mayısın tâze rüzgârı;

Karşımda köhne Üsküdar'ın dost ışıkları...



Kimlersiniz? Ya bağrı yanık kimselersiniz!

Yâhut da her sabâh uyanık kimselersiniz!



Dünya yüzünde, bir sefer olsun, tanışmadan,

Öz çehrenizle sizleri görmekteyim bu an.



Sizlersiniz bu ân'ı ışıklarla Türk eden!

Eksilmesin şu mutlu şafaklar bu ülkeden!



Gönlüm, dilim, kanım ve mizâcımla sizden'im

Dünyâ ve âhirette vatandaşlarım benim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:36 pm

UFUKLAR



Rûh ufuksuz yaşamaz.

Dağlar ufkunda mehâbet,

Ova ufkunda huzur,

Deniz ufkunda tesellî duyulur.

Yalnız onlarda bulur rûh ezelî lezzetini.

Bu ufuklar avutur rûhu saatlerce, fakat

Bir zaman sonra derinden duyulur yalnızlık.

Rûh arar kendine bir rûh ufku.

Manevi ufku pek engin ulu peygamberler

- Bahsin üstündedir onlar- lâkin

Hayli mes'ud idiler dünyâda;

Yaşıyorlardı havârileri, ashâbıyle;

Ne ufuklar! Ne güzel rûh imiş onlar! Yârab!



Annemin na'şını gördümdü;

Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle,

Acıdan çıldıracaktım.

Aradan elli dokuz yıl geçti.

Âh o sâbit bakış el'an yaradır kalbimde,

O yaşarken o semâvî, o gülümser gözler

Ne kadar engin ufuklardı bana;

Teneşir tahtası üstünde o gün,

Bakmaz olmuşlardı artık bu bizim dünyâya.


Yaşıyan her fânî

Yaşıyan rûh özler,

Her sıkıldıkça arar,

Dar hayâtında ya dost ufku, ya cânan ufku.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:37 pm

UÇUŞ

Uçmakta, konmadan, kıyısız bir denizde rûh;

Benzer mi böyle bir kuşa Tûfan içinde Nûh?

Üstünde gök, sürekli bulutlarla, yüklüdür;

Altında gür deniz ki ezelden köpüklüdür.

Çalkaltısında dalgası bilmez nedir sayı;

Milyonca dalga sürmede milyonca dalgayı;

Hiç durmayan gürültüsü bir türküdür, geniş,

Milyonca haykırış dolu, milyonca sesleniş.

Yıldızlar ülkesinde açıldıkça yükseğe,

Başlar hayâl edindiği âlem görünmeğe.

Bir rûhu besliyen hava yalnız yukardadır.

Hulyâyı daima uçuran duygulardadır.

Yalnız bu katta mümkün olur dâimî uçuş.

Her hamlesiyle, rûh, o çelikten kanatlı kuş,

Ufkunda bir dakîka görünmeksizin kara,

Hür gökte, hür denizde uçar, hür ufuklara.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:38 pm

TELÂKKİ



Yollarda kalan gözlerimin nûrunu yordum,

Kimdir o, nasıldır diye rüzgârlara sordum,

Hulyâmı tutan bir büyü var onda diyordum,

Gördüm: Dişi bir parsın elâ gözleri vardı.



Sen miydin o âfet ki dedim, bezm-i ezelde

Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde,

Bir sofrada içtik, ikimiz aynı emelde,

Karşımda uyanmış gibi bir baktı sarardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:38 pm

SÜLEYMÂNİYE'DE BAYRAM SABAHI



Artarak gönlümün aydınlığı her sâniyede,

Bir mehâbetli sabâh oldu Süleymâniye'de.

Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,

Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi

Yer yer aksettiriyor mâvileşen manzaradan,

Kalkıyor tozlu zaman perdesi her ân aradan.

Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,

Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.

Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garib âlem bu!..





Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu...

Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;

O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.

Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık

Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık;

Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,

Giriyor, birbiri ardınca, îlâhi yapıya.

Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,

Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.





Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı

Adamış sevdiği Allâh’ına bir böyle yapı.

En güzel mâbedi olsun diye en son dinin

Budur öz şekli hayâl ettiği mimârinin.

Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,

Seçmiş İstanbul’un ufkunda bu kudsi tepeyi;

Taşımış harcını gaazîleri, serdâriyle,

Taşı yenmiş nice bin işçisi, mimârıyle.

Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne,

Uhrevî bir kapı açmış buradan gökyüzüne,

Tâ ki geçsin ezeli rahmete rûh orduları..





Bir neferdir bu zafer mâbedinin mimârı.

Ulu mâbed! Seni ancak bu sabâh anlıyorum;

Ben de bir vârisin olmakla buğün mağrûrum;

Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi;

Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi,

Senelerden beri rü'yâda görüp özlediğim

Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim.

Dili bir, gönlü bir, imânı bir insan yığını

Görüyor varlığının bir yere toplandığını;

Büyük Allâh’ı anarken bir ağızdan herkes

Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;

Yükselen bir nakarâtın büyüyen velvelesi,

Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!





Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri

Dinliyor vecd ile tekrâr alınan Tekbîr'i;

Ne kadar sâf idi sîmâsı bu mü'min neferin!

Kimdi? Bânisi mi, mîmâri mı ulvî eserin?

Tâ Malazgird ovasından yürüyen Türkoğlu

Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,

Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli,

Çok büyük bir işi görmekle yorulmuş belli;

Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz

Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;

Vatanın hem yaşıyan vârisi hem sâhibi o,

Görünür halka bu günlerde tesellî gibi o,

Hem bu toprakta buğün, bizde kalan her yerde,

Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.





Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri,

Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.

Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;

Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.

Çok yakından mı bu sesler, Çok uzaklardan mı?

Üsküdar’dan mı? Hisar'dan mı? Kavaklar'dan mı?

Bursa'dan, Konya'dan, İzmir’den, uzaktan uzağa,

Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;

Şimdi her merhaleden, Tâ Beyazıd'dan, Van'dan,

Aynı top sesleri birdir geliyor her yandan.

Ne kadar duygulu, engin ve mübârek bu seher!

Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,

Dinliyor hepsi büyük hatıralar ruzgarını,

Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.





Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?

Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:

Kosva’dan, Niğbolu'dan, Varna'dan, İstanbul’dan..

Anıyor her biri bir vak'ayı heybetle bu an;

Belgrad'dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar'dan mı?

Son hudutlarda yücelmiş sıra-dağlardan mı?





Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?

Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..

Adalar'dan mı? Tunus’dan mı, Cezâyir'den mi?

Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi

Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;

O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?





Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine.

Çok şükür Tanrıya, Gördüm, bu saatlerde yine

Yaşayanlarla berâber bulunan ervâhı.





Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:39 pm

SONBAHAR



Fânî ömür biter,Bir uzun sonbahâar olur.

Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.

Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ;

Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.

Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir.

Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;

Teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere.

Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere.

Dünyanın ufku gözlere gittikçe târ olur.



Her gün sürüklenip yaşamak rûha bâr olur.

İnsan duyar yerin dile gelmiş sükûtunu;

Bir başka mûsikîye geçiş farz eder bunu.

Teslim olunca va'desi gelmiş zevâline,

Benzer cihâna gelmeden evvelki hâline.



Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya

Rûh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:

Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;

Fark etmez anne - toprak ölüm mâcerâmızı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:39 pm

SİCİLYA KIZLARI



Sicilya kızları üryan omuzlarında sebû;

Alınlarında da çepçevre gülden efserler,

Yayar bu mahfile âsâbı gevşeten bir bû

Ve gözleriyle derinden bakar gülümserler

Sicilya kızları üryan omuzlarında sebû.



Hadîkalarda nevâgîr iken şadırvanlar,

Somâki kurnalarından gümüş sular dökülür.

Ve hep civâra serilmiş dîvanlar

İçinde bûseden ölmüş vücûtlar bükülür,

Hadîkalarda nevâgîr iken şadırvanlar.



Gerer beyaz kuğular nâzenin boyunlarını,

Füsûn-ı nevm ile görmez bu âteşin ravza

İçinde dalgalanan reng ü bû oyunlarını.

Dalar huzûz-ı rehâvetle hâvzdan havza.

Gerer beyaz kuğular nâzenin boyunlarını.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:40 pm

SES

- Fazıl'a -

Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,

'Yârab! Hele kalp ağrılarım durdu!' diyordum.

His var mı bu âlemde nekahat gibi tatlı?

Gönlüm bu sevincin helecâniyle kanatlı

Bir tâze bahâr âlemi seyretti felekte,

Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te;

Akşam!.. Lekesiz, sâf, iyi bir yüz gibi akşam!..

Tâ karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;

Sâkin koyu, şen cepheli kasriyle Küçüksu,


Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;

Bir neş'eli hengâmede çepçevre yamaçlar

Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar;

Dalgın duyuyor rüzgârın âhengini dal dal,

Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal;

Bir lâhzada bir pancur açılmış gibi yazdan

Bir bestenin engin sesi yükseldi Boğaz'dan.

Coşmuş yine bir aşkın uzak hâtırasıyle,

Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle,

Dağ dağ o güzel ses bütün etrâfı gezindi:

Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi.


Âni bir üzüntüyle bu rü'yâdan uyandım.

Tekrâr o alev gömleği giymiş gibi yandım,

Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,

Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde;

Her yerden o, hem aynı güzellikte, göründü,

Sandım bu biten gün beni râmettiği gündü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:42 pm

RİNDLERİN ÖLÜMÜ



Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden hergün açarmış kanayan rengiyle,

Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz'ı hayâl ettiren âhengiyle.



Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter,

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:42 pm

RİNDLERİN HAYATI



-Halide Edib'e, sanatta ve fikirde ulvî varlığına derin hürmetle.



Bazen kader, gelen bora hâlinde zorludur ;

Dağlar nasıl bakarsa siyâh ufka öyle bak.

Ba'zan da cevreden nice bir âdem oğludur,

Görmek değil düşünmeğe bigâne kal! Bırak!



Dindâr adam tevekkülü, rikkatle, herkese

İsa'yı çarmıhında, uzaktan, hatırlatır.

Bir arslan esniyor gibi engin vakar ise

Rind'in belâya karşı kayıtsızlığındandır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:42 pm

RİNGLERİN AKŞAMI



Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!

Cihâna bir daha gelmek hayâl edilse bile,

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyâh açılan

Ve arkasından güneş doğmıyan büyük kapıdan

Geçince başlıyacak bitmeyen sükûnlu gece.

Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harâb ol, ya aşk içinde gönül!

Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhud gül.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:43 pm

RİC’AT



Çini bir kâsede bir Çin çayı içmekteydi.

Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm. Baktım

Som mücevher gibi kan kırmızı tırnaklarına.



Parlıyan taş, yaraşan dantele, her süs her renk...

Ve vücûdunda ipekten kumaşın câzibesi,

Önceden râyiha, en sonra bütün rûh oluyor.



Yine sevdâya kanatlansam azîz İstanbul!

Sende birçok geceler geçse tükenmez hazla...

Kapasam böylece ömrün bu güzel yaprağını.



Mâcerâ başlamak üzreydi. Düşündüm de dedim:

“Kalbimin tâkati yok, hem bu duyuş çok sürecek...

Mâcerâ başlamadan ben buradan ayrılayım
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:43 pm

ÖZLEYEN



Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,

Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!

Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,

Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!



Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,

Hulyâ gibi yalnız gezinenler köye indi,

Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,

Gönlümle, hayâlet gibi, ben kaldım o yerde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 4 sayfasıSayfaya git : 1, 2, 3, 4  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
maviş forum :: Edebiyat köşesi :: Şair ve Yazarlarımızın Yaşamları-
Buraya geçin: