maviş forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

maviş forum

maviyi seven forum maviş foruma hoşgeldiniz.
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yahya Kemal Beyatlı

Aşağa gitmek 
2 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
YazarMesaj
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:43 pm

O TARAF



Gördüm ölüm diyârını rü’yada bir gece

Sessizlik ortasında gezindim kederlice.



Durmuş saat gibiydi durup geçmiyen zaman.

Donmuş sükût içinde güneş görmiyen cihan.



Hâkimdi yerde ufka kadar uhrevî vakar;

Bir çeşme vardı her tarafından ziyâ akar;



Geçtikçe bembeyaz gezinenler üçer beşer;

Bildim ki âhiret denilen yerdedir beşer.



Baktım hüzünle her birinin benzi sapsarı.

Sezdim ki gövdesizdi, hayâliydi boyları.



Bir başka semte doğru dönerken bu gezmeden

Bir tas ziyâ alıp içiyorlar o çeşmeden;



Allâh’a şükredip duruyorlar ve kol kola,

Sessiz, yavaş yavaş dalıyorlardı bir yola.



Naklettiğim gibiydi bu rü’yâda gördüğüm.

Rü’yâ bu. Yoksa başka bir âlem midir ölüm?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:43 pm

O RÜZGÂR



Yaşamak zevki nedir bilmez ölümden korkan!

Gür bir imanla damarlarda ateşten bir kan

Birleşip böyle diyorlardı, derin bir sesle,

Yeri fethetmek için gelmiş o fâtih nesle.



Böyle bir dersi alan rûha vatan dar görünür;

Dâimâ başka sefer, başka ufuklar görünür.

O nesil duymuş akın zevkini rüzgârda bile;

Bu duyuş varmış akınlardaki atlarda bile.



Bilmemiş var mı geniş yeryüzünün serhaddi,

Yıkmış ufkunda durup karşı koyan her seddi,

Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına

Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:44 pm

OK

- Talim ve Terbiye üstadı İhsan Bey'e -

Yavuz Sultan Selim Hân'ın önünde

Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,

Bu yüksek tepeye dikti bu taşı

O Gaazî Hünkâr'ın mutlu gününde..



Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,

Güneşli bir nîsan günü ok attı.

Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;

En er kemankeşe yetti üç atım.



En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.

Titrek elleriyle gererken yayı,

Her yandan bir merak sardı alayı.

Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.



Hünkâr dedi 'Koca! Pek yaman saldın,

Eğerçi bellisin benim katımda,

Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.

Bu sihirli oku nereden aldın? '



İhtiyar elini bağrına soktu,

Dedi ki: "İstanbul muhâsarası,

Başlarken aldığım gazâ yarası,

İçinden çektiğim bu altın oktu!.."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:44 pm

NAZAR



Gece, Leylâ’yı ayın on dördü,

Koyda tenhâ yıkanırken gördü.

“Kız vücûdun ne güzel böyle açık!

Kız yakından göreyim sâhile çık!”

Baktı etrâfına ürkek, ürkek

Dedi: “Tenhâda bu ses nolsa gerek,”

“Kız vücûdun sarı güller gibi ter!”

Dedi: “Tenhâda bu ses nolsa gerek?”

Aranırken ayın ölgün sesini,

Soğuk ay öptü beyaz ensesini.

Sardı her uzvunu bir ince sızı;

Bu öpüş gül gibi soldurdu kızı.

Soldu, günden güne sessiz, soldu!

Dediler hep: “Kıza bir hâl oldu!”

Tâ içindendi gelen hıçkırığı,

Kalbinin vardı derin bir kırığı.

Yattı, bir ses duyuyormuş gibi lâl.

Yattı, aylarca devâm ett bu hâl.

Sindi sîmâsına akşam hüznü.

Böyle, yastıkda görenler yüzünü,

Avuturlarken uzun sözlerle,

O susup baktı derin gözlerle.

Evi rüzgâr gibi bir sır gezdi,

Herkes endîşeli bir şey sezdi.

Bir sabah söyledi son sözlerini,

Yumdu dünyâya elâ gözlerini;

Koptu evden acı bir vâveylâ,

Odalar inledi: “Leylâ! Leylâ!”

Geldi köy kızları, el bağladılar...

Diz çöküp ağladılar, ağladılar!



Nice günler bu şeâmetli ölüm,

Oldu çok kimseye bir gizli düğüm;

Nice günler bakarak dalgalara,

Dediler: “Uğradı Leylâ nazara!”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:44 pm

MOHAÇ TÜRKÜSÜ



Bizdik o hücumun bütün aşkıyle kanatlı;

Bizdik o sabâh ilk atılan safta yüz atlı.



Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,

Canlandı o meşhûr ova at kişnemesiyle!



Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;

Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.



Gül yüzlü bir âfetti ki her pûsesi lâle;

Girdik zaferin koynuna, kandık o visâle!



Dünyâya vedâ ettik, atıldık dolu dizgin;

En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!



Bir bir açılırken göğe, son def'a yarıştık;

Allâh'a giden yolda meleklerle karıştık.



Geçtik hepimiz dört nala cennet kapısından;

Gördük ebedî cedleri bir anda yakından!



Bir bahçedeyiz şimdi şehitlerle berâber;

Bizler gibi ölmüş o yiğitlerle berâber.



Lâkin kalacak doğduğumuz toprağa bizden

Şimşek gibi bir hâtıra nal seslerimizden!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:45 pm

MODA'DA MAYIS



Şafaktan önce uyandım bahâr odamdaydı.

Mayıs, çiçekleri etrâfa öyle bir yaydı

Ki varlığım büyülenmişti en derin haz'la

Cihanda lezzet alınmaz bu duygudan fazla.

Seven kadınla seven erkeğin visâli gibi,

Bütün saâdet olan mevsimin bu hâli gibi,

Sürekli sevgiyi duydukça anne toprak’tan.

İçimde korku nedir kalmıyor yok olmaktan.



Hayatı râyiha gibi sihriyle sindiren toprak,

Bugün ne semtine baksam, çiçek, çimen, yaprak!

İçinde râhata varmış yatan azîz ölüler

Demek ki böyle bahâar örtüsüyle örtülüler!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:45 pm

MİHRİYÂR



Zambak gibi en güzel çağında

Serpildi deniz nefesleriyle;

Sâf uykusunun salıncağında

Sallandı balıkçı sesleriyle.



Simâsı zaman zaman parıldar

Bir sâhilin en güzel yerinde.

Hâlâ görünür geçen asırlar

Bir bir, koyu mâvi gözlerinde.



Her gezmeğe çıkmasıyle her yer

Bir zevkini andırır bahârın.

Endâmını zanneder görenler

Bir bestesi eski bestekârın.



Hayrân olarak bakarsınız da

Hulyânızı fetheder bu hâli:

Beş yüz sene sonra karşınızda

İstanbul fethinin hayâli.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:45 pm

MEVSİMLER



Kopar sonbahar tellerinden,

Derinden, derinden, derinden

Biten yazla başlar keder mûsıkisi.



Bu sâhillerin seslenir her yerinden,

Derinden, derinden, derinden,

Hazin günlerin derbeder mûsıkîsi.



Denizden ve dağdan gelen hüzne kandık.

Bulutlar dağılsın, bahâr olsun artık,

Duyulsun bir engin seher mûsıkîsi.



Güneş doğmadan mâvileşmiş Boğaz’dan,

Nevâ-Kâr açılsın bütün ses ve sazdan,

Ufuklarda sürsün zafer mûsıkîsi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:45 pm

MEHLİKA SULTAN



Mehlika Sultan'a âşık yedi genç

Gece şehrin kapısından çıktı:

Mehlika Sultan'a âşık yedi genç

Kara sevdalı birer âşıktı.



Bir hayâlet gibi dünyâ güzeli

Girdiğinden beri rü'yâlarına;

Hepsi meshûr, o muammâ güzeli

Gittiler görmeye Kaf dağlarına.



Hepsi, sırtında abâ, günlerce

Gittiler içleri hicranla dolu;

Her günün ufkunu sardıkça gece

Dediler: ''Belki son akşamdır bu.''



Bu emel gurbetinin yoktur ucu;

Daima yollar uzar, kalp üzülür:

Ömrü oldukça yürür her yolcu,

Varmadan menzile bir yerde ölür.



Mehlika'nın kara sevdâlıları

Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,

Mehlika'nın kara sevdalıları

Baktılar korkulu gözlerle suya.



Gördüler: ''Aynada bir gizli cihan...

Ufku çepçevre ölüm servileri...''

Sandılar doğdu içinden bir an

O, uzun gözlü, uzun saçlı peri.



Bu hazin yolcuların en küçüğü

Bir zaman baktı o vîran kuyuya.

Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü

Parmağından sıyırıp attı suya.



Su çekilmiş gibi rü'yâ oldu!..

Erdiler yolculuğun son demine;

Bir hayâl âlemi peydâ oldu.

Göçtüler hep o hayâl âlemine.



Mehlika Sultan'a âşık yedi genç,

Seneler geçti, henüz gelmediler;

Mehlika Sultan'a âşık yedi genç

Oradan gelmiyecekmiş dediler!..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:45 pm

MÂVERÂDA SÖYLENİŞ



Geldikti bir zaman Sarı Saltık’la Asya’dan,

Bir bir Diyâr-ı Rûm’a dağıldık Sakarya’dan.



Seyrindeyiz atıldığı sâhilsiz enginin,

Atmeydanı’nda ölmüş “enelhak” şehîdinin.



Merhum Edirne Şeyhi Neşâtî diyorki: “Biz

Sâf aynalarda sırroluruz öyle gaaibiz.”



Zâhid hayâl eder bizi meyhâne zındığı,

Bilmez ki sen ve ben hepimizdir tapındığı.



Gaaibde bir muhâvere geçmiş de pek hafî,

Gaybî’ye söylemiş bunu İdrîs-i Muhtefî.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:45 pm

MALTEPE



Güneş altın denizden alçalıyor;

Nice kayserlerin donanmaları

Uçurum ufka durmadan dalıyor.



Gökte milyonla gizli tellerden

Gene milyonla gizli parmaklar,

Son hazin marşı durmadan çalıyor.



Artık enginleşince mâvi sükûn,

Artıyor gökyüzünde yıldızlar...

Gece gittikçe başka hâl alıyor.



Suyu ürpertiyor çıkan rüzgâr.

Şimdi sâhil boyunca Maltepe’yi

Köpüren mâvi dalgalar yalıyor.



Kanmadık gaşy eden bu mâviliğe

Ne yazık! Geçmek üzredir bu gece;

Ey gönül fecre az zaman kalıyor!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:46 pm

MADRİD’DE KAHVEHÂNE



Madrid’de kahvehâneyi gördüm ki havradır,

Bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır.

Dalmış gülüp konuşmağa yüzlerce farfara,

Yorgun kulaklarımda sürerken bu yaygara



Durdum, hazin hazin, acıdım kendi hâlime

Aksetti bir dakîka uzaktan hayâlime,

Sâkin Emirgân’ın Çınaraltı’nda kahvesi,

Poyraz serinliğindeki yaprakların sesi.



Bâzan gönül dalar suların mûsıkîsine

Bâzan Yesâri hatlarının en nefîsine.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:46 pm

KOCA MUSTAPAŞA



Koca Mustâpaşa! Ücrâ ve fakir İstanbul!

Ta fetihden beri mü’min, mütevekkil, yoksul,

Hüznü bir zevk edinenler yaşıyorlar burada.

Kaldım onlarla bütün gün bu güzel rü’y'ada.

Öyle sinmiş bu vatan semtine milliyetimiz

Ki biziz hem görülen, hem duyulan, yalnız biz.

Mânevi çerçeve beş yüz senedir hep berrak;

Yaşıyanlar değil Allâh’a gidenlerden uzak.

Bir bahar yağmuru yağmış da açılmış havayı

Hisseden kimse hakikat sanıyor hülyâyı.

Âhiret öyle yakın seyredilen manzarada,

O kadar komşu ki dünyâya dıvar yok arada,

Geçer insan bir adım atsa birinden birine,

Kavuşur karşıda kaybettiği bir sevdiğine.





Serviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn.

Bu taraf sanki bu halkıyle ezelden meskûn.

Bir afîf âile sessizliği var evlerde;

Örtüyor farkı asâletle çekilmiş perde.

Kaldırımsız, daracık, iğri sokak, doğru sokak..

Her geçildikçe basılmış ve düzelmiş toprak.

Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen,

Çeşmeden her su içerken: "Şükür Allah’a" diyen

Yaşıyor sâde maîşetlerin en sâfında;

Rûh esen kuytu mezarlıkların etrâfında.

Bu vatandaş biraz ahşapla, biraz kerpiçten

Yapabilmiş bu güzellikleri birkaç hiçten.

Türk’ün âsûde mizâciyle Bizans’ın kederi

Karışıp mağrifet iklimi edinmiş bu yeri.





Şu fetih vak’ası, yârab! Ne büyük mu’cizedir!

Her tecellisini nakletmek uzundur bir bir;

Bir tecellisi fakat, rûhu saatlerce sarar:

Koca Mustâpaşa var, câmii var, semti de var.

Elli yıl geçtiği günlerde büyük mu’cizden,

Hak’dan ilham ile bir gün o güzel semte giden

Rum vezîr, eski manastırda ederken secde,

Kalbi çok dolduran îmân ile gelmiş vecde,

Onu, tek Tanrısının mâbedi etmiş de hayâl,

Vakfedip her neye mâlikse, bütün mâl ü menâl,

Bir fetih câmii yapmak dilemiş islâma.

Sebep olmuş bu eser yâd edilir bir nâma.





Dört asırdır inerek câmie nûr üstüne nûr

Yerde bulmuş yaşıyanlar da, ölenler de huzûr.

Ona hâlâ gidilirken geçilir bir yoldan,

Göze çarpar ölüm âyetleri sağdan soldan,

Sarmaşıklar, yazılar, taşlar ağaçlar karışık;

Hâfız Osman gibi hattatla gömülmüş bir ışık

Bu mezarlıkta siyah toprağı aydınlatıyor;

Belli, kabrinde, O, bir nûra sarılmış yatıyor.





Gece, şi’riyle sararken Koca Mustâpaşa’yı

Seyredenler görür Allâh’a yakın dünyâyı.

Yolda tek tük görünenler çekilir evlerine;

Gece sessizliği semtin yayılır her yerine.

Bir ziyâretçi derin zevk alarak manzaradan,

Unutur semtine yollanmayı artık buradan.





Gizli bir his bana, hâtif gibi, ihtâr ediyor;

Çok yavaş, yalnız içinden duyulan sesle, diyor:

"Gitme! Kal! Sen bu taraf halkına dost insansın;

Onların meşrebi, iklimi ve ırkındansın.

Gece, her yerdeki efsunlu sükûnundan iyi,

Avutur gamlıyı, teskin eder endişeliği;

Ne ledünnî gecedir! Tâ ağaran vakte kadar,

Bir mücevher gibi Sünbül Sinan’ın rûhu yanar.

Ne saâdet! Bu tarflarda, her ülfetten uzak,

Vatanın fâtihi cedlerle beraber yaşamak! ..."





Geç vakit semtime döndüm Koca Mustâpaşa’dan

Kalbim ayrılmadı bir an o güzel rü’yâ’dan.

Bu muammâyı uzun boylu düşündüm de yine,

Dikkatim hâdisenin vardı derinliklerine;

Bu geniş ülkede, binlerce lâtif illerde,

Nice yıl, cedlerimiz kökleşerek bir yerde,

Mânevî varlığının resmini çizmiş havaya.

- Ki bugün karşılaşan benzetiyor rü’yâ'ya. -



Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan.

Bahseder gerçi duyanlar bir onulmaz yaradan;

Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;

Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük.

Sızlatır bâzı saatler dayanılmaz bir acı,

Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı.

Rûh arar başka tesellî her esen rüzgârda.



Ne yazık! Doğmuyoruz şimdi o topraklarda!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:46 pm

KAYBOLAN ŞEHİR



Üsküp ki Yıldırım Beyazıd Han diyârıdır

Evlad-ı Fatihân’a onun yâdigârıdır.



Firûze kubbelerle yalnız bizim şehrimizdi o;

Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyla biz’di o.



Üsküp ki Şar dağ’ında devâmıydı Bursa’nın.

Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.



Üç şanlı harbin arş’a asılmış silâhları

Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları.



Ben girmeden hayâtı şafaklandıran çağa,

Bir sonbaharda annemi gömdük o toprağa.



İs’a Bey’in fetihte açılmış mezarlığı

Hulyâma âhiret gibi nakşetti varlığı.



Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin

Üsküp bizim değil? Bunu duydum, için için.



Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!

Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!



Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,

Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:46 pm

KARNAVAL VE DÖNÜŞ



Nis karnavalda eğleniyor;

Her yanda haykırış ve gülüşler...

Bir haftadan beri

Rü’yâlarımda sallanıyor vals etekleri...

İçmek, gülüşmek eski zaman îtiyâdıdır.

Bu karnaval,

Geçmişde bağ – bozumlarının belki yâdıdır.

Garb âleminde eğlenişin bir misâli bu.

Yûnan, Lâtin ve Cermen’i tek cins eden havâ



Esmiş bu mâvi sâhile bir mûsıki gibi.

Neş’eyle süslüyor verilen her ziyâfeti

Geçmiş devirlerin nice şîrin kıyâfeti.

Bir kısmı maskeli,

Bir kısmı maskesiz,

İslâv güzelleri,

Cermen güzelleri,

Hepsinden ince, Anglo – Sakson güzelleri.

Gül sînelerde, içki kadehlerde renk renk

Mahrem muâşaka,

Aşkın dudaklarında kalan güllerin teri.



Ben yolcuyum bugün

Nis karnavalda eğlence – dursun

Ben yolcuyum bugün. Yolun ufkunda Çamlıca

Hâlâ görünmüyor;

Hâlâ görünmüyor diyerekten sabırsızım.

Yıllarca sevdiğim Adalar, sevdiğim deniz

Artık görünseler...

Dönsem vatan semâsına artık bu ülkeden.

Görsem Erenköyü’ndeki leylâklı bahçede,

Cânanla bir zaman konuşup içtiğim yeri.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:46 pm

İSTİNYE



İstinye körfezinde bu akşam garipliği

Bir mihnetin sonunda tesellî kadar iyi.



Hulyâ, srinleşen köyü, her an morartıyor;

Sessiz gelen saat – başı sürdükçe artıyor.



Durgunlaşıp bir ayna kadar parlıyan suda,

Dünyâ güzel göründü resimleşmiş uykuda.



Binlerce lâle serpili yüzlerce bahçeden

Beş yüz yılın kadehleridir şimdi yükselen.



Eşsiz Boğaz! Şerefli hayâlin derindedir!

Senden kalan o levhada her şey yerindedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:47 pm

İSTANBUL'UN O YERLERİ



Aşkın şeref diyârını gördümdü bir zaman.

Yıldızlarıyle başka bir âlemdi her gece.

Kıpkırmızıydı şanlı ufuklarda her şafak.



Cânanla çıktığım tepeler... Başta Çamlıca..

Hâlâ muhayyilemde parıldar, resim gibi,

Yârin dudaklarında bitip başlayan visâl.



Cânanla gezdiğim kıyılar, sürdüğüm hayat,

Öz mâvilikle çerçevelenmiş o levhada,

Ömrün murâdımızca geçen mutlu günleri.



Yaş bastı. Görmedim nice yıldır o yerleri.

Görsem de görmesem de bu indimde bir benim;

Mâdem ki şimdi her biri kalbimdedir benim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:47 pm

İSTANBUL'UN FETHİNİ GÖREN ÜSKÜDAR



Üsküdar, bir ulu rü'yayı görenler şehri!

Seni gıpta ile hatırlar vatanın her şehri.



Hepsi der: "Hangi şehir görmüş onun gördüğünü?

Bizim İstanbul'u fethettiğimiz mutlu günü!"



Elli üç gün en mehâbetli temâşâ idi o!

Sanki halkın uyanık gördüğü rü'yâ idi o!



Şimdi beş yüz sene geçmiş o büyük hatırâdan;

Eli üç günde o hengâme görülmüş buradan;



Canlanır levhası hâlâ beşer ettikçe hayâl;

O zaman ortada, her saniye gerçek bir hâl.







Gürlemiş Topkapı'dan bir yeni şiddetle daha

Şanlı nâmıyle 'Büyük Top' denilen ejderha.



Sarfedilmiş nice kol kuvveti gündüz ve gece,

Karadan sevk edilen yüz gemi geçmiş Halic'e;



Son günün cengi olurken ne şafakmış o şafak,

Üsküdar, gözleri dolmuş, tepelerden bakarak,



Görmüş İstanbul'a yüzbin meleğin uçtuğunu;

Saklamış durmuş asırlarca hayâlinde bunu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:47 pm

İSTANBUL UFUKTAYDI



Gurbetten, uzun yolculuk etmiş, dönüyordum.

İstanbul ufukta’ydı...

Doğrulduğumuz ufka giderken...

Sevdâlı yüzüşlerle, yunuslar

Yol gösteriyordu.



İstanbul ufuktan,

Sîmâsını göstermeden önce,

Kalbimde göründü;

Özentili kalbimde bütün çizgileriyle,

Binbir kıyı, binbir tepesiyle,

Binbir gecesiyle.



Yıllarca uzaklarda yaşarken,

İstanbul’u hicranla tahayyül, beni yordu.

Yer kalmadı beynimde hayâle.

İstanbul’a artık bu dönüş son dönüş olsun.

Son yıllarım artık

Geçsin o tahayyüllerimin çerçevesinde.



Bir saltanat iklîmine benzer bu şehirde,

Hulyâ gibi engin gecelerde,

Yıldızlara karşı,

Cânanla berâber,

Allah içecek sıhhati bahşetse...

Bu kâfî...!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:47 pm

ITRÎ

Rıfkı Melûl Meriç'e

Büyük Itrî'ye eskiler derler,

Bizim öz mûsıkîmizin pîri;

O kadar halkı sevkedip yer yer,

O şafak vaktinin cihangîri,

Nice bayramların sabâh erken,

Göğü, top sesleriyle gürlerken,

Söylemiş saltanatlı Tekbîr'i.



Tâ Budin'den Irâk'a, Mısr'a kadar,

Fethedilmiş uzak diyarlardan,

Vatan üstünde hür esen rüzgâr,

Ses götürmüş bütün baharlardan.

O dehâ öyle toplamış ki bizi,

Yedi yüz yıl süren hikâyemizi

Dinlemiş ihtiyar çınarlardan.



Mûsıkîsinde bir taraftan dîn,

Bir taraftan bütün hayât akmış;

Her taraftan, Boğaz, o şehrâyîn,

Mâvi Tunca'yla gür Fırât akmış.

Nice seslerle, gök ve yerlerimiz,

Hüznümüz, şevkimiz, zaferlerimiz,

Bize benzer o kâinât akmış.



Çok zaman dinledim Nevâ-Kâr'ı,

Bir terennüm ki hem geniş, hem şûh:

Dağılırken "Nevâ"nın esrârı,

Başlıyor şark ufuklarında vuzûh;

Mest olup sözlerinde her heceden,

Yola düşmüş, birer birer, geceden

Yürüyor fecre elli milyon rûh.



Kıskanıp gizlemiş kazâ ve kader

Belki binden ziyâde bestesini,

Bize mîrâsı kaldı yirmi eser.

"Nât"ıdır en mehîbi, en derini.

Vâkıâ ney, kudüm gelince dile,

Hızlanan mevlevî semâıyle

Yedi kat arşa çıkmış "Âyîn"i.



O ki bir ihtişamlı dünyâya

Ses ve tel kudretiyle hâkimdi;

Âdetâ benziyor muammâya;

Ulemâmız da bilmiyor kimdi?

O eserler bugün defîne midir?

Ebediyyette bir hazîne midir?

Bir bilen var mı? Nerdeler şimdi?



Öyle bir mûsıkîyi örten ölüm,

Bir tesellî bırakmaz insanda.

Muhtemel görmüyor henüz gönlüm;

Çok saatler geçince hicranda,

Düşülür bir hayâle, zevk alınır:

Belki hâlâ o besteler çalınır,

Gemiler geçmiyen bir ummanda.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:47 pm

HÜZÜN VE HÂTIRA



Gurbette duyduğum sonu gelmez hüzünleri,

Yaprakların döküldüğü hicranlı günleri,

Andım birer birer, acıdım kendi hâlime.

Tenhâ Emirgân'ın Çınaraltı'nda kahvesi,

Poyrazla söyleşir gibi yaprakların sesi.

Hem başka hem de hayli yakın karşı mâbade,

Mermerle kaplı çeşmede, mevzun kitâbede,

Baktım Yesâri hatlarının bir nefîsine,



Daldım çoşup giden denizin mûsıkîsine
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:48 pm

HAYALİ SÖYLENİŞ

- Talha’yla konuştuklarımızdan -

Vaktiyle kızlar ağlığı etmiş Gazanfer Ağa;

Meclislerinde Nâbiga, Anter ve Şenferâ,

Dîğer arap kasîde-serâlar da, muttasıl,

Yâlel terennümüyle okurmuş fasıl fasıl.

Günlerce karşısında birer armağan diye,

Serhadlerin ilettiği yüzlerce câriye:

Almanya servinâzı güneş saçlı Nevhayâl,

İspanya şîvekârı kömür gözlü Perrübâl…

Bambaşka leh, macar, venedik, rus güzelleri…

Sessiz haremde her biri endamlı bir peri.



Bir şâir ağlasın mı bakıp kendi hâline?

Sunmuş felek güzelliği zencî hayâline;

Bir hayli yıl bu keyfi ki sürmüş Gazenfer Ağa

Rü’yada görmemiş gibidir bir gazel-serâ.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:48 pm

HAYÂL BESTE



Roma'nın şarkını fethettiğin andan sonra,

Yüce dağlar gibidir gördüğün iş, Türk oğlu!

Girdiğin yerde asırlarca kalıştan başka,

Kurduğun devlet asırlarca muzaffer yürüdü.

Tâliin döndüğü en korkulu yıllarda bile,

Yürüyen düşmanı son hamlede döktün denize.

Açtığın ülkede, yoktan yaratış kudretini,

Azminin kurduğu yüzlerce şehirden fazla,

İri firûzeye benzer nice gök kubbeyle,

Dehre aksettiriyor, gerçi, büyük mîmârî;

Bu eserler seni göstermeğe kâfî diyemem.



Şi're aksettirebilseydin eğer, dinlerdin,

Yüz fetih şi'ri, okundukça, çelik tellerden.



Resm'e aksettirebilseydin eğer, ömrünce,

Ebedî cedleri karşında görürdün canlı.



Gönlüm isterdi ki mâzini dirilten san'at,

Sana târihini her lâhza hayâl ettirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:48 pm

HAYÂL ŞEHİR



Git bu mevsimde, gurub vakti, Cihangir'den bak!

Bir zaman kendini karşındaki rü'yâya bırak!

Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan;

Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan;

O ilâh isteyip eğlence hayalhânesine,

Çevirir camları birden peri kâşânesine.

Som ateşten bu saraylarla bütün karşı yaka

Benzer üç bin sene evvelki mutantan şarka.

Mestolup içtiği altın şarabın zevkinden,

Elde bir kırmızı kâseyle ufuktan çekilen,

Nice yüz bin senedir şarkın ışık mimârı

Böyle mâmûr eder ettikçe hayâl Üsküdar'ı.

O ilâhın bütün ilhâmı fakat ânîdir;

Bu ateşten yaratılmış yapılar fânîdir;

Kaybolur hepsi de bir anda kararmakla batı.







Az sürer gerçi fakir Üsküdar'ın saltanatı;

Esef etmez güneşin şimdi neler yıktığına;

Serviler şehri dalar kendi iç aydınlığına,

Ezeli mağfiretin böyle bir ikliminde

Altının göz boyamaz kalpı kadar hâlisi de.

Halkının hilkati her semtini bir cennet eden

Karşı sâhilde karanlıkta kalan her tepeden,

Gece, bir çok fıkarâ evlerinin lâmbaları

En sahîh aynadan aksettiriyor Üsküdar'ı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
arda





Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Yahya Kemal Beyatlı   Yahya Kemal Beyatlı - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Mart 21, 2009 10:48 pm

HATIRLATAN



Hicran, gün ortasında öten bir horoz gibi,

Seslendi pek vakitsiz... İçim yandı ansızın.



Mâzî yosunla örtülü bir göl ki yok gibi,

Mevsim serin ve bahçede yaprak yığın yığın.



Hicran gün ortasında neden böyle seslenir,

Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?



Keskin bir özleyişle hayâl ettiren nedir.

Bir devre varsa insanın ömründe en iyi?



Ey sevgi anladım bu uzakta sedâ ile,

Ömrün yegâne lezzetidir hâtıran bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yahya Kemal Beyatlı
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 4 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
maviş forum :: Edebiyat köşesi :: Şair ve Yazarlarımızın Yaşamları-
Buraya geçin: