maviş forum maviyi seven forum maviş foruma hoşgeldiniz. |
|
| Ahmet Erhan | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:47 pm | |
| AĞAÇ
Bu şiire girmek için yıllarca bekledi şu yaşlı ağaç. Kimse onu anlamadı. Yanından geçen birini görünce usulca kımıldanmasını bile bir şeylere yormadı... Yolun kıyısında duran yapraksız,tozlu ağaç işte bir şiire girdin. Artık yalnızca bir ağaç değilsin. | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:47 pm | |
| SESİM BOĞUK ÇIKIYORSA DA
Sesim boğuk çıkıyorsa da Aldırma Nice dağlar kırdı onu Nice denizler Savurdu Sesim boğuk çıkıyorsa da Aldırma Artık bir şeyler yapmanın Zamanı geldi Bazı şeyleri kırıp dökmenin Bir kentin sokaklarını Yeniden keşfetmenin Özlemleri, çocukluk günlerini Bir yağmur altında bırakmanın Zamanı geldi Sesim boğuk çıkıyorsa da Aldırma Nice anılar yordu onu Nice özlemler böldü Sesim boğuk çıkıyorsa da Aldırma
duyuyorsun ya... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:47 pm | |
| DENİZ KIZI İÇİN ŞİİRLER
Seni, gülüşü gül olup da açan kız Uzandığım her kapıdan yüzümü saran esinti Seni, yürüyüşü yağmur, kokusu nergis Seni turuncu düş, seni deniz mavisi... Eksik kalmış tek sözcüğü uzun bir şiirin Bir dalın açmamış o son tomurcuğu Yüreğime selamsız sabahsız girdiğin Belli, geçerek o dikensiz yolu
Seni, yaz günleri topraktan tüten buğu O bir anlık, bir solukluk yağmurlardan sonra Seni, sevincin yangını, acının külü Gittin artık, bu şiirler kaldı bana
Gittin artık, ardında mavi bir tütsü Saçarak, geniş ufuklarından sonsuzluğun Ey kara sevdalarımın göçmen kuşu Diyemem istesem de, seni unuttum... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:47 pm | |
| AKŞAM GÜNEŞİ
Hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir Okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren Yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur Onun için yaşamak alelade bir lükstür
Rüzgara karşı kalem oynatır hayatım Damla damla buyur beyninde bir gül Bir şiirdir ve hiç de kötü değildir Dizeleri birbirine iteleyerek geçer
Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım Genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer Yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır Her hafta sonu annesini görmeye gider
Kartpostal görüntüleri ile intihar eder Donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak Altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır Yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır
Sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır Parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır Sevgilisi yoktur ve artık sevgiside yoktur Radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:48 pm | |
| BUZ ÜSTÜNDE YAZILAN ŞİİR
Buz üstüne yazmak isterdim Bütün bu şiirleri Üç beş gün öyle kalır Sonra eriyip giderdi
Kaybolursa da ne çıkar Yazılmış o kadar şiir ? Onca acı, tedirginlik Bir avuç su oluverir
Buz üstüne yazmak isterdim Bütün bu şiirleri Ya da denizin yaladığı Bir kıyıya bırakmak...
Boğulup gitsin sesim Uçsuz bucaksız bir koroda Duyulmayacaksa silah sesleri Girdiğimiz her sokakta
Çektiğimiz bunca acıyı Varsın hiç bilmesin çocuklar Barışa, kardeşliğe dair Yarın nice şiir yazarlar
Buz üstüne yazmak isterdim Bütün bu şiirleri Ve sonra çekip gitmek Dalgın bir cırcır böceği gibi. | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:48 pm | |
| KOVULDUĞUM BÜTÜN KAPILARA
Kovulduğum bütün kapılara geri dönüyorum Yurdum için, alnımda yaralarla Ellerinde taşlarla herkes beni Benimse aklım yitip giden dostlarda
Onca insan niye öldü - sormuyorum artık Ölüm bile kılık değiştirmişken şimdi Hala yaşıyor olmanın şaşkınlığı var üstümde Sanki her doğan gün bir bağış gibi
Geçtim herkesin geçtiği yollardan Ne yerineceğim bir şey var, ne övüncüm Öyle yalın çıksın istiyorum ki sözcükler ağzımdan Acısı acı olarak adlandırılsın bu ömrün
Kardeşler, size yine şiirler getirdim Unuttuğumuz kimi duygulara ilişkin Kırık dökük bir takım anımsamalar... Hiç değilse şunu düşünün, nasıl geldi bu adam, bu günlere kadar? | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:48 pm | |
| YAĞMUR, AĞIT YAK ARKAMDAN
Yağmur, ağıt yak ardımdan Karanlık sokaklar boyunca Ben yurdumun özoğluyum Kimseler yanmıyor bana
Yaprak yaprak içimde yalnızlık Onun dalları dünyadır Kendi göğümde bu sürgünlük Bedenimdir ona tek sınır
Kimsenin bir şey söyleyeceği yok Ben susarsam, konuşmazsam Acı bile sustu artık Yağmur, ağıt yak ardımdan... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:48 pm | |
| ZAMANI OY, SESİNİ SAKLA
Zamanı oy, sesini sakla... unutulmasın Tarih düşür her yazdığının altına Aynaya bak, yüzünü göm... unutulmasın Bir gün küllerin savrulur nasılsa
Bence sen, bir günlük tutmalısın Solgun güller kurutarak yapraklarında Yağmurda yürü, izini koru... unutulmasın Toprağı eşeleyen çocukların avuçlarında
Şimdi kentlerin yalın-kılıç yalnızlığındasın Geçtiğin kırmızı, durduğun yeşil... unutulmasın Dimdik önündesin bir fotoğraf karesinin O fotoğrafta hiç sarı kullanılmasın
İyi çocuk ol, acınla büyü... unutulmasın... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:48 pm | |
| GÖÇEBE YÜREK
Göçebe yürek Kampana çaldı Pılını pırtını toparlayacak sanki ne vardı Bir kör bir topal Ömrün Kısalıp uzayan iki çizgi arasında Gelir gider Ölümü yalnız bırakacak kadar Durul artık Oturmayı öğren İnternet’te bir sayfa aç kendine Kurul artık Danimarkalı akranınla hasbihal et
Göçebe yürek Bağdaş kur Otur artık... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:48 pm | |
| SIKINTI
Yağmur eritti elimi, yüzümü Bu dünyada bir yürek kaldım Acılar burdu düşlerimi Kanıksanır oldu ölüm denen şey Şaşırdım, ürktüm, ağladım.
Bu iş de burada biter Yarın bir bilet almalıyım Nerede olursa olsun diyerek Geceyarısı kayıp giden trenler Uykularımda koca bir engerek Kendimi ölümün olmadığı Bir dünyada bulmalıyım Yorgunluğumu, tedirginliğimi Boynumdan bir kement gibi çıkarmalıyım.
Yağmur eritti elimi, yüzümü Bu dünyada bir yürek kaldım | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:49 pm | |
| OTOBİYOGRAFİ
Sana artık Ahmet Erhan diyorlar Yalnızlık, ölümün üvey kardeşi Eve hep geç saatlerde gelen babaların ayak izlerinden yükselen buğu Bir toprağın, dalına dokunamadığı yerde büyüyen boşluk Ayışığında kaldırımları süpüren bir kadının ikide bir durup, burnunu önlüğünün koluna silmesi Gibi boğuk, gibi çıldırtıcı, gibi silik
Sana artık Ahmet Erhan diyorlar Nereye gideceğini yitirmiş yol, uçurum, dağ, bayır, çöl Bir kuşun kanadından çıkan kav Bir kibritin ömrünün, bir tek sigarayla sınırlı olması - Alkol, kendileri seni seviyor Her el titremesinin bir fotoğrafını çekmeli yanık masa örtülerinin, kırık bardakların Günışığında herşeyin, herşeyin görünmesi Gibi iğrenç, gibi gerçek, gibi anlamsız
Sana artık Ahmet Erhan diyorlar Tökezlemiş söz, suskun türkü, rendelenmiş umut kırıntısı Şiir... alkolik bir babadan artakalmış sarışın güz boğuntusu Çıkılmaz buradan artık diyor bir ses, hiç değilse kapıları iyice örtün Soğuk, yalnızlığa özenip girmesin içeri Gibi sinsi, gibi alaycı, gibi bungun
Sana artık Ahmet Erhan diyorlar Kötümserlik, kusmukların çiçek kalıplarına dökülmüş hali Herşeyin göreceli olduğu bir dünyada iş mi bu şimdi Değişimlerin bir türlü dönüşüme varamadığı yerlerde Aklımı teğelliyor bir çocuk durup dururken Gibi çılgınlığa, gibi serseriliğe, gibi ölüme
Sana artık Ahmet Erhan diyorlar Parmak damgasının mülkiyete yettiği bir çağda Yüreğini kağıtlara basmanın bedeli Damarlara dolan toprak kokusunun hep ölümü çağrıştırdığı Yaşamın, konuşulan en eski lehçesi Gibi okunmayan, gibi tozlu, gibi gülünç
Sana artık Ahmet Erhan diyorlar Diklendikçe, kendi rüzgarından başı dönen gurur Yürüdükçe, yollardan pencerelere yükselen buhur Çok şey görmüş geçirmişsin biliyorlar Gibi ölüm, gibi aşk, gibi şiir
Sana artık Ahmet Erhan diyorlar Akdeniz 1958.1.72, 60 kg., evli, karısı hamile, iki paket sigara. sabah dokuz akşam yedi. - sahi ne vardı başka? Evet, diyorlar ve ekliyorlar: Önüne geleni öpme isteğiyle dolu bir insancıllık Sonunda götürse götürse, çiçek götürür kendi mezarına Gibi deli, gibi meczup, gibi seyda
Ve keçe uçlu bir kalemle yazıyorlar: Doğacak çocuğuna ad düşünen nihilizm Sabahın alacakaranlığında, bir uçurum önünde bekleyen dirim Sana artık Ahmet Erhan diyorlar. | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:49 pm | |
| YURDUM GİBİ YARALIYIM
Yurdum gibi yaralıyım Ne eksik, ne fazla Derin bir uçurumum Bütün haritalarda
Geceleri çığlıklar Giriyor düşlerime Dirlik nedir bilmedim Yalan yanlış tarihimde
Yurdum gibi yaralıyım Dünyaya karşı ben Yıllar değil yıllar, umudumdur Sessizce küllenen... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:49 pm | |
| BİR RESİM OLARAK
Önceden bir tutam hüzündüm-işte nasıl bilirsen Ayaklarımı savurur da sonra toplardım sokaklardan evlere Akşam olurdu;eşiklerde durur boyası dökük kapıları aralardım Aklımda binlerce kitap adı ve binlerce şiirle.
Eski püskü bir resim olarak kimliğimde taşıyorum şimdi çocukluğu Ceplerimde papatyaları unutmaktan sanık ellerim Bir ırmağın kaynağında dinelip,denize kavuşmayı düşlüyorum gün boyu Kulaklarımda uğultusu motor seslerinin.
Göğün saçlarımla dalaştığını bilmesem ,buna bir ad verirdim Sofrada beni bekleyenlere ağaçları gösterirdim ya da Çiçekli masa örtüsüne aldanarak dönüverirdim o kırlara Vitrinlere cepleriyle bakan insanları görmesem,buna bir ad verirdim Aklım her gün sorularla sorularla uğunmasa Belki de dünyayı bir anahtar deliğinden gözlemekle yetinecektim
Önceden bir tutam hüzündüm-işte nasıl bilirsen Ayaklarımı savurur da sonra toplardım sokaklardan evlere Akşam olurdu;eşiklerde durur boyası dökük kapıları aralardım Aklımda binlerce kitap adı ve binlerce şiirle... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:49 pm | |
| BENİMLE BÜYÜYENLER İÇİN
Yağmurlar da diner moruk Gökyüzüne bakmayıveririz bir gün Zaten üç damla suyun bir avuç toprakla çarpımından doğdum ben Bunun için çamura kestim son günlerde Sen hiç Bob Dylan dinledin mi Hiç dün gece dinledin mi Şarabı rakıyla karıştırıp Saatler moruk saatler... ne olmuş saatlere kurmayıveririz bir gün Ben parmak hesabıyla bir ömür yaşadım Yükseklik korkusundan başım hiç dik durmadı İğreniyorum kendimden bile bazan Dünyadan her zaman
Kaldırıp yakamı inerim gecenin ayıp yerlerine Eve geç gelen adamların hüznüyle Biz ne kötü yaşadık be moruk Bir kuş kanatlarını dürünce rüzgarsız kalmak gibi O kadar yalnız, o kadar umutsuzduk -Geçmiş zaman kipi gitmedi burda ama neyse
Moruk diyorum artık benimle büyüyenlere... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:49 pm | |
| ŞAİR, DÜNYA SANA KÜSMÜŞ DİYORLAR
Şair, dünya sana küsmüş diyorlar Sen barışamazken kendinle bile Her varlık beyninin bir uzantısı olsa, neye yarar Çığrından çıkmış bu evrende?
Doğanın bir anlık dalgınlığından doğdun Suyun, toprağın yalnızlığından Hep kendi içinde yürür durursun Tanrıların gücenik kalması bundan
Kumdan kaleler yapıp, bozmakta üstüne yoktur Beş duyunu yüzle çarptığın görülmüştür Şimdilik yirmidört bilinmeyenli bir denklem yaşamın Bir gün elbet aylara, günlere de bölünür
Şair, dünya sana küsmüş diyorlar Enlemleri, boylamları birbirine karıştırdığın için Bizimle uzlaşmadı, diye bağırıyor dini bütün olanlar Sonun kötüye varacak, bildiririm... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:50 pm | |
| BİR SORU
Bir kekik kokusu tüter sabahın seherinde Denizde bir balık kayar, bir yıldız solar gökte Ve sabah türkü gibi yayılır Salyangozların izleri uzar toprakta Otların arasında gider kaybolur Bir salyangoz kadar olamadım, der şair Ayak izlerimi tutmayan topraklarda yürüdüm Unutmasını bilen kadınları sevdim Trenle geceyarısı geçilen kentleri.. Şimdi bir soru işareti gibi kaldım şu dünyada. Dokunup yaprakların üstüne düşmüş çiylere Uzanıp gölgesine bir portakal ağacının Kulak vererek cırcırböceklerinin sesine Bu şiiri uyku haliyle yazdım Akdeniz bir çaydanlık gibi fokurduyordu az ötede Biraz sonra kalkıp yüzümü yıkarım artık Sonra bir kitap okurum, ya da çicekleri sularım. | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:50 pm | |
| GÖÇMEN ÇİÇEK
Aykırı bir uçurumum yolunun üzerinde Elini uzatacağın dalları yamacında saklayan Birdenbire patlayan Bir çığlığım sessizliğinde Ele-güne karşı seni utandıran.
Yaz günü palto giyerim Ceplerim dolu dolu şiir Gören beni deli sanır Adım kaçığa çıkar keşke kaçsam Keşke kaçabilsem şu dünyadan.
Aykırı bir şiirim kitabının arasında Kargacık burgacık bir yazıyla yazılmış Sondan okumaya başla Nokta koy her dizenin önüne Anlamaya çalış..
Bedeninin bir noktasından dalıp Yüreğini bulabilirim Geceyse, başlar yastığa düşerse Ve yorgunsa yüzün Yıldızları soluğumla bir bir ateşleyip Kandiller gibi başucuna koyabilirim.. Ey bütün tufanların ardında Bulduğum dinginlik! Göçmen çiçeği dünyanın Kökleri ardısıra sürükleyen çılgınlık! Madem ki yaşam bu Madem ki taşın taş olmaktan öte bir umarı yok Bir türkü söyle kadınım Yürüsün dünyaya mutluluk...
Yağıyor incecik bir yağmur dışarda Yüzün çamurlar üstünde tüten buhur Islak toprak kokusu Doluyor odama Sıkılıyorum Kitapların üstüme yıkılacağından Korkuyorum şimdi Yel esiyor Söküyor duvardaki bir resmi Yerine senin yüzünü koyuyor.
Yüzün şimdi karşımda Yüzün akşam karanlığında Toprağın üstüne bırakılmış Bir demet çiçek gibi parlıyor..
O zaman açıyorum Bütün perdeleri O zaman yakıyorum Bütün ışıkları Camları darmadağın ediyorum Yüzünü avuçlarıma alıyorum Alnını öpüyorum Dünyayı öper gibi...
Sana uzanamadığım gün Ellerim yok sanıyorum Senin bakışlarını yakalayamadığım gün Gözlerim yok.. O zaman bir yumruk bütün gücüyle vuruyor Eski bir piyanonun tuşlarına Binlerce martı Kayalıklara çarparak ölüyor Ayışığı tutkal gibi Yapışıyor pencereme Açamıyorum perdeleri Şiir yok artık Türkü dindi..
Meyvelerini taşıyamayan Ağaçlar gibiyim Sularını taşıran ırmaklar gibi.. Bu kadar mutluluk çok bana Onu günlere Onu aylara bölmeliyim Ve bir tek gülüşünü senin Kutlamalıyım yıllarca...
Sana yüreğimde bir sürgün yeri Göçüp konacak Bir toprak yaratsam Kadınım, sarışınlığının bittiği anı Gizli bir esmerliğe eklesem.. göçmen çiçek Her yerin yabancısı Yolların, yolların ötesinde bize bir tek Yarınlar kaldı Göğün tükenip, denizin Başladığı yerde.. | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:50 pm | |
| UÇURUMLAR
Yatıya kaldı ömrüm olmadık acılarda Yorgan döşek Anladım ki şu dünyada Damarlarındaki kana daha ziyade şeyler de eklemek gerek
Kalbim uyuzgezer sanrılarda Boğuntulu camlarda tütsülenir durur Nedir nedendir çok mu kötüdür Arasıra tökezlemek ve diklenmek pahasına
Ancak uçurumlar elverir bana.. | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:50 pm | |
| YOLCU
Akdeniz kazan, yüreğim kepçe dönüp, dolaşıp durdum turuncu sokaklar boyunca. Elimde bir mavi çiçek kaldı. Ben soldum, o solmadı.. | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:50 pm | |
| AKŞAM
Nereye gitsem, Hangi boylama sığınsam Bir kentin kenar mahalleleri gözlerin Ne kadar bulvarlara yerleştirsem de anılarımı..
Sensin, kendinden öte bir şeysin. Bence biraz daha uzatmalısın saçlarını, Bir yaprak fırtınasında usulca rakı içeyim.
Anladım, Adı niye akşamsefası bu çiçeğin... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:51 pm | |
| KÜL ALTINDAKİ KOR
Gökteki bulutlar yüreğime yağıyor Bende iki dünya çarpışıyor artık Biri umutlu, devingen, gözüpekçe yaşıyor Öbürü masallarda sarhoş ve ezik.
Toprağı avuçlarımda eliyorum usulca Bir kum saati gibi akıyor ömrüm Tükenecek bir gün o kumlar da, ey doğa Tekrar doldurmak için kalacak mı
Güneş, daldan dala sıçrayarak yürüyor Bir neden var mı mutlu olmamam için? Daha ne kadar yaşadım ki şunun şurasında Adını biliyor muyum bütün çiçeklerin?
Konuşturmayın beni, dilim sürçüyor Alışkın değilim söz etmeye sevinçten, mutluluktan Gideyim artık, kül atında kor gibi Dursun onlar, dönüp üflerim bazen... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:51 pm | |
| AĞIT
Çiçekçi bana bir gül ver sevgilime değil bir ölü için Çiçekçi bana bir gül ver İçine gözyaşlarımı sığdırabileyim.
Yakasına böyle bir gül takmıştı O gün bir görseydin sen onu Çİçekçi bana bir gül ver Sanki o güldendi bütün mutluluğu
Sen de : - Bir arkadaşın öldü Ben diyeyim : - Kardeşim ! Çiçekçi bana bir gül ver Götürüp tabutuna iliştireyim.
Kaldırımlarda kömür tozları Bacalarda koyu bir duman var Kara bir gökyüzü tek özelliği bu kentin Çiçekçi bana bir gül ver
Kapalı perdeleri açabilse gülüm Kapalı kapıları kırabilse Kapalı yüreklere girebilse... Çiçekçi bana bir gül ver
- Beyim, gül olmaz ki bu mevsimde! | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:51 pm | |
| GÜNEŞ SAATİ
Bu nemli, bu bunaltıcı gecelerde, pencerenin Önündeki dallardan bir kafes örerim kendime Güneşli günlerde doğurmuş anam beni, neyleyim Gökle denizin seviştiği yerlerde gün boyu Bıkıp usanmadan bakmam için, evime mavinin Bütün tonlarında perdeler astım sevdiğim Gece, düşlerde sürdüreyim diye bu yolculuğu Bir güneş saatiyim ben kendi halimce Bir güne bakanım belki de, doğudan batıya dönerim Alnı gökyüzüne dönük bir güneş çocuğu... Bu karanlık, bu ıssız gecelerde Yıldızları bir küpün içinde toplayasım gelir Benim güneşim bir birikimdir belki de Yıllarla, aylarla, günlerle açıklanabilir Mutluluk; onun, onun gözünün içine bakmaktır sevdiğim Onu bir simge kılmaktır, bir ad vermektir Ben güneş dedim ona, sen su de, çiçek de Aksın ömrün yeter ki doğayla birlikte... | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:51 pm | |
| ŞAİR OLMAK ZARAR ÖMÜRE
Şiirler yazdım, türküler söyledim En çok birilerini sevdim, en çok Aynalara sürdüm yüzümü olur olmaz yerde Dişimi çiçeklerle biledim
Yorgunum diyorsam da inanma, değilim Yaşarım daha yıllar yıllar Ellerim hep böyle yaramın üstünde Acının tarihini düşerim
Işık karanlıktır nice Ayırabilirsen ayır elin erdiğince Ben bildiğimi söylerim Şair olmak zarar ömüre. | |
| | | Admin
| Konu: Geri: Ahmet Erhan Perş. Mart 26, 2009 12:51 pm | |
| KÜÇÜK HARFLER
Adını büyük harflerle başlattığım Hayat Gitgide dayanılmaz oluyor Buzdolabında çocuk ölüleri Sokak korkusu, anason yalazı - Beni niye kimseler sevmiyor? Ki ben Hiçlik’e adanmış bir asansör kuğusu Üçüncü kattan sonrasını hatırlamıyorum Boynumu büküp kıvrılıyorum -Ama niye beni hiç kimseler sevmiyor?
Kendi küçük harflerime sığınıyorum... | |
| | | | Ahmet Erhan | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|